Sanıyorum günümüz şirketlerinin bu kadar çok değer ve anlam yükleyip de iş icraata gelince tam aksini gösterdikleri başka bir birim, alan yoktur. Öyle ki şirket süreçlerinde her ne zaman bir problem yaşansa, hemen hemen tüm tıkanmalarda eğitimi bir lavabo açıcı olarak görüyoruz. Birisi çıkıyor ve şirketin menfaatini düşünerek bu konunun hızlıca eğitimini verelim diyor. Derhal piyasadan bir eğitimci, hadi o da olmadı içeriden bilen birisini görevlendiriyoruz. Ne de olsa fazla para harcamamak lazım öyle değil mi? Sonrasında eğitimi yapmanın ferahlığını yaşıyoruz. Fakat yılsonunda sonuçlara baktığımızda bambaşka bir tabloyla yüzleşmek durumunda kalıyoruz. Ve tüm bu sürecin kendisinin başından beri hatalı olduğunu unutarak suçu yine eğitime yüklüyoruz. Şunu baştan konuşalım. Eğitim sihirli bir iksir değildir. Eğitim alan personelin bir anda öğrendiklerini hayata geçirmesi mümkün değildir. Ayrıca sorunun çözümü eğitimle de ilgili olmayabilir. Belki de yapısal bir sorun...
Eğitim vermenin aşkla bir ilgisi olmalı