Ana içeriğe atla

Uyutmayan Eğitimler Yapmak



                                                                            Uzun zamandır beklediğiniz gün geldi.

Uzmanı olduğunuz konuda şirketiniz sizden eğitim vermenizi istedi. Siz bu güzel haberle kendinizi çok iyi hissettiniz. Artık şirkette uzmanlığınızı insanların dikkate aldığını biliyorsunuz. Eğitmenlik teklifi sayesinde hem uzmanlığınızı kişilerin akıllarında pekiştirecek, hem de hayalini kurduğunuz eğitmenlik idealinize adım adım yaklaşacaksınız.

Ve beklenen gün gelir…

Ustası olduğunuz ve çokça da motive olduğunuz biricik eğitiminize başladınız. İstatistikler gösteriyor, Excel sayfalarında cirit atıyor, konudan konuya atlıyor ve adeta uzmanı olduğunuz konuda sörf yapıyorsunuz.

Durun bir dakika…

Bir an verdiğiniz eğitimden soyutluyorsunuz kendinizi ve bir bakıyorsunuz ki manzara arzuladığınızın tam aksi yönünde. Ipad’iyle uğraşanlar. Blackberry’siyle mailleşenler, Aralarında Android mi yoksa İOS mu diye tartışanlar ve hepsinden de beteri uyuyanlar…
Ve birden uyanıyorsunuz. Şükürler olsun ki büyük bir kabustan uyandınız.

İşte bunu yaşamak istemiyorsanız, size  Malcolm Knowles’in dört ana unsur üzerine kurulmuş Androgojik yaklaşımına bakmanızı öneriyorum.

Yetişkin Öğrenme Modeli

Malcolm Knowles
Genelde biz kurumsal eğitmenler, eğitimin kağıt üzerinde hallolabileceğini düşünürüz. Her konuyu aynı şekilde öğretebileceğimizi sanarız. Fakat işin aslı böyle değil. Madem yetişkin eğitimiyle uğraşıyoruz, Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok.
Bakın Knowles yetişkin öğrenmesiyle ilgili neler tespit etmiş.
·         Olgunlaştıkça yetişkinler kendi kendilerini yönlendirmeye eğilimlidirler.
·         Yetişkinlerin deneyimleri öğrenme için zengin bir kaynaktır. Yetişkinler edilgen dinlemeden çok, sorun çözme ya da tartışma gibi deneye dayalı teknikler aracılığıyla daha etkili öğrenirler.
·         Yetişkinler evlilik, yeni bir işe girme ya da işten atılma gibi gerçek yaşamın deneyimlerinden kaynaklanan özgül öğrenme gereksinimlerinin farkındadırlar.
·         Yetişkinler yeterliğe dayalı öğrenicidirler, yani doğrudan kendi koşullarına yararcı biçimde uygulayabilecekleri bir beceriyi öğrenmek ya da bilgiyi edinmek isterler.

Maddeleri tek tek açmak istemiyorum. Zaten kendilerini çok iyi anlatıyorlar. Daha detaylı öğrenme için internetten yüzlerce makale, akademik araştırma ve kitap bulunabilir. Benim burada en fazla üzerinde durmak istediğim soru şu: “Bu bilgi gerçek hayatta benim ne işime yarayacak?” işte yetişkinlerin en çok aradıkları sorunun cevabı budur. Eğitimlerinizi tasarımlarken mutlaka bu sorunun cevabını verebiliyor olmalısınız. Veremediğiniz takdirde kabusunuza açılan kapıyı epey aralamış olursunuz.
Şimdi size yetişkin öğreniminde işinize epey yarayacak önerilerde bulunmak istiyorum. Garantilidir. Mutlaka uygulayın.

Yetişkinler:

·         Öğrenmek isterler. Başarım (performans) ve başarılarında eğitimin kilit öğe olduğunun farkındadırlar. İşten atılmanın yaygın olduğu bir dünyada, insanlar, onlara yeni bir işin kapılarını, sahip oldukları becerilerin açacağının farkındadırlar.
·         Katılmaya ve kendilerine başvurulmaya gereksinim duyarlar. Onlara neyin, kim tarafından, ne zaman öğretileceğini bildirmek, istekle katılmaları için adanmışlıklarını artırır.
·         İçeriğin gereksinimleriyle ilişkili olmasını isterler. Eğitim içeriğinin kafalarındaki özel koşullar çerçevesinde tasarlanmasına gereksinim duyarlar.
·         Eğitimin içeriğine ve sürecine meydan okuyabilmek hoşlarına gider. Fikirleri içtenlikle eleştirebilmek isterler.
·         Soru sorabilmekten hoşlanırlar. Ortaya attıkları sorunların ciddi biçimde ele alınmasını ve kabul edilebilir bir zaman içinde üstesinden gelinmesini beklerler.
·         Kendilerine eşit davranılmasını beklerler. Hiç kimse aşağılanmak ve kendisine çocuk gibi davranılmasından hoşlanmaz.
·         Risk içermeyen bir ortamda uygulama yapabilmek isterler.
·         Yapıp ettiklerine ilişkin geribildirim almaktan mutlu olurlar. Davranışları uygun biçimde geçerli kılınmazsa, öğrendikleri becerileri tekrarlamak ve hatalı gerçekleştirdikleri becerileri düzeltmek için güven geliştirmeyebilirler.
·         Görüş birliği içinde oldukları fikirleri onaylamak ve karşı oldukları fikirlere meydan okumak üzere etkin dinlerler.
·         Zorlanmak isterler. Onları düşündürecek ve onlarda gerginlik yaratacak ödevlerle baş başa bırakılmalıdırlar.
·         Her bireyin kendine özgü deneyimi, özgeçmişi, yeteneği ve öğrenme biçimi olduğu için farklı hızda ve farklı şekilde öğrenirler.
·         Yeni bir şeyler öğrenmeden önce eski fikirleri ve alışkanlıkları unutmaya gereksinim duyabilirler.
·         Öğrendiklerini kendi deneyim ve bilgileri üzerine oturtmaya çalışırlar.
·         Sorunlarına uygulanabilir çözümler ararlar.

Unutmayın! İşimize yaramayan şeyleri öğrenmeyi istemeyiz. Öğrensek de kısa süreli ön belleğe atar ve çokça uzun olmayan bir vakitte unuturuz. Eğitimlerinizde mutlaka bu önerileri dikkate alın.


KAYNAKÇA
Stephen Brookfield:The Power of Critical Theory for Adult learning and Teaching Open University Pres 2005
Prof. Dr. Ali Şimşek: Öğretim Tasarımı Nobel Yayın. Basım 2009

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yüzyüze Eğitimin Sonu mu Geliyor?

Yüzyüze eğitimin sonunun geldiğine, en azından şimdilik, inananlardan değilim. İnsan, insan olduğu sürece temasa ihtiyacı olacaktır. Ama yine de mevcut gelişmeleri görmezden gelemeyiz. Arkadan gelen dijital yerliler mevcut ezberi hepten unutturacak gibi görünüyor.  Bunlara ek olarak dünyada ve Türkiye’de hızla artan mobil teknoloji alt yapısı, mobil çalışan sayısını da arttırmaya başladı. Çalışanlar artık iş yerlerine gitmeden; kafelerde, evde, parkta, bahçede ve belki de yolculuk esnasında çalışabilmekteler. Ayrıca iş yerleri de maliyetlerini düşürmek için çalışanlarını dışarıya yönlendirmeye başladı. Bir araştırmaya göre 2015’te 1.3 milyar kişinin mobil çalışan olması bekleniyor. Yani insanlar artık tek bir fiziki mekanda bulunmak zorunda kalmayacaklar. Tüm bu gelişmeler ister istemez yüzyüze eğitimin geleceğini bizlere sorgulatıyor. Her ne kadar etkinliği diğer öğrenme metodlarına göre daha güçlü olsa da dünyadaki teknolojik gelişmeler ve artan maliye...

Yazılarımla İKY Dergideyim

Bundan sonra her ay düzenli olarak İKY dergide yazılarımla birlikte yer alacağım. BEKAD tarafından hazırlanan " İnsan Kaynakları Yönetimi " dergisi  insan kaynakları, kişisel gelişim ve personel mevzuatı konularında yoğunlaşmış durumda. Eylül sayısındaki ilk yazım eğitimini de verdiğim "Kolonya Etkisi/ Uyanmak İsteyen" olacak. Bir tur kişisel gelişim yazısı diyebilirim. Son derece dolu bir içerikle okuyucusunun huzuruna çıkan dergiye abone olmanızı öneririm. Sevgiler, Salim Dergiye abonelik için lütfen tıklayın.

Müthiş Psikoloji, Hayır Diyebilme Sanatı - Sınırların Kadar Özgürsün

Sanırım en çok zorlandığımız konulardan bir tanesi sınırlarımızı korumak. Bunun bir çok nedeni var tabii. Örneğin yetiştirilme tarzımız. Bu kitapta çok güzel örneklerle neden sınırlarımızı koruyamadığımızı ve HAYIR diyemediğimizi anlatıyor. Kitap bence herkesin okuması gereken bir eser. Arka kapaktan... Gerçekten “özgür” müsünüz? Dilediğiniz zaman dilediğiniz yemeği yiyebiliyor olmak mıdır sizce özgürlük? Toplumsal hiçbir baskı hissetmeden içinizden geldiği gibi giyinebiliyor olmak mı yoksa? Canınızın istediği saatte uyuyup, canınızın istediği saatte uyanarak, yine canınızın istediği saatlerde istediğiniz kadar çalışarak, ihtiyacınız olan parayı kazanabilmeniz mi? Bir hafta sonu tatilinde cep telefonunuzu kapattığınızda mı özgür hissediyorsunuz sadece kendinizi? Hayatınızla ilgili her kararınızı sadece kendinizi düşünerek mi alıyorsunuz? Kaderinizin ipleri tamamen sizin elinizde mi? Başkalarının sizden yararlandığını düşündüğünüz oluyor mu? Kaybetmekten korktuğunuz insanlar yok mu? D...