Ana içeriğe atla

Çocuğunuzda Bunlar Var mı?


Geçenlerde bir hafta sonu iki buçuk yaşındaki kızımla havanın da güneşli ve güzel olmasını fırsat bilerek bulunduğumuz semtin parkına oynamaya gittik.

Kızım Elif Sare oradaki bir çok çocukla birlikte gayet keyif alarak oynamaya başladı. Ben de belli bir mesafeden takip ediyordum. Sonra bir anne ve yaklaşık 5 yaşlarındaki çocuğu da parka zaman geçirmeye geldiler. Her şey gayet seyrinde giderken, yeni gelen evladımız parkta oynayan diğer tüm çocukları rahatsız etmeye, vurmaya ve hatta düşürmeye başladı. İlk etapta ses çıkarmadım. Sonrasında çocuğun belki de beraber oynama kültürü olamayabileceği düşüncesiyle "hadi bakalım birbirinizi üzmeden kardeş kardeş oynayın" diyerek ufacık uyarılarda bulundum ancak çocuğun beni pek de dinlediğini söyleyemem.

Bir ara bir kaç çocuğun elindeki simitlerle beslemeye çalıştıkları uysal bir kediye tekme atmaktan da çekinmiyordu çocuk.


Tabii merakım annesinin çocuğunun davranışlarının karşısındaki tutumunun ne olacağı yönünde artmıştı.


Kızım, Elif Sare kaydırağın tepesinde kaymak için hazırlanırken bu bahsettiğimiz çocuk, diziyle kızımı itti ve kaydıraktan dengesiz ve sert bir şekilde aşağıya kaymaya başladı. Bereket versin ki yakınlardaydım ve düşüşünü engelledim.


Tam bu noktada artık çocuğun annesine kibarca bir uyarıda bulundum. Ancak çocuğun annesi bırakın uyarıyı çocuğu destekler bir tutum sergiledi ve bana çocuklar arasında böyle şeyler olabilir abartmaya gerek olmadığını söyledi.


Evet! Çocuklar arasında istemeden birbirleriyle oynarken, itişip kakışma sırasında bunlar olabilir


Ancak!


Burada başka bir konuya dikkat çekmek istiyorum.


Çocuğunuz saldırgan davranışlarda bulunuyorsa, çevreye, kendine ve canlılara zarar verme eğilimi varsa, sosyal ilişkilerinde problemler yaşıyorsa, bu belirtileri dikkate almak gereklidir.


Hatta bir uzmana acilen danışılması gerektiği kanaatindeyim. Çünkü burada açıkça bir davranım bozukluğu görülüyor. Bu tip çocukların yetişkinliklerinde antisosyal kişilik bozukluğu tanısı aldıklarını biliyoruz.


Ailelerin bu durumlarda yapabileceği en önemli şey çocuğun davranışlarının yanlış olduğunu ısrarla ve sabırla ona öğretmekten geçiyor.


Çocuğun yaptığı yanlış davranışların gerçekleşmemesine müsaade etmemek ve sonuçlarıyla yüzleşmesini sağlamak gerekir. Yani yanlış davranışları sebebiyle pişman olması gerekiyor.


Bizim park olayına geri dönelim.
Annenin izlemesi gereken yol ve yöntem şu şekilde olmalıydı:


"Oğlum bu hareketin doğru değil. Lütfen arkadaşından özür dile. Bu şekilde devam edersen arkadaşların artık seninle oynamazlar."


Uyarıya rağmen devam ediyorsa çocuk burada başka ciddi problemlerin olduğunu söylemek mümkün.


Benim çocuğum kötü bir şey yapmaz ya da kendini korusun yeter ki zarar görmesin anlayışıyla çocuğunun zarar verici davranışlarını görmezden gelmek olabilecek en yanlış anne baba tutumudur.


Her saldırgan çocuk ilerde psikopat/sosyopat olacak denilemez ancak küçük belirtiler zamanında fark edilerek önlem alınmazsa geri dönüşü çok zor olan bir yola girilmesi olasıdır.


Not: Yazımı İstanbul Aydın Üniversitesi Psikoloji Yüksek Lisansı Çocuk ve Suç dersi notlarından faydalanarak hazırladım.





Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yüzyüze Eğitimin Sonu mu Geliyor?

Yüzyüze eğitimin sonunun geldiğine, en azından şimdilik, inananlardan değilim. İnsan, insan olduğu sürece temasa ihtiyacı olacaktır. Ama yine de mevcut gelişmeleri görmezden gelemeyiz. Arkadan gelen dijital yerliler mevcut ezberi hepten unutturacak gibi görünüyor.  Bunlara ek olarak dünyada ve Türkiye’de hızla artan mobil teknoloji alt yapısı, mobil çalışan sayısını da arttırmaya başladı. Çalışanlar artık iş yerlerine gitmeden; kafelerde, evde, parkta, bahçede ve belki de yolculuk esnasında çalışabilmekteler. Ayrıca iş yerleri de maliyetlerini düşürmek için çalışanlarını dışarıya yönlendirmeye başladı. Bir araştırmaya göre 2015’te 1.3 milyar kişinin mobil çalışan olması bekleniyor. Yani insanlar artık tek bir fiziki mekanda bulunmak zorunda kalmayacaklar. Tüm bu gelişmeler ister istemez yüzyüze eğitimin geleceğini bizlere sorgulatıyor. Her ne kadar etkinliği diğer öğrenme metodlarına göre daha güçlü olsa da dünyadaki teknolojik gelişmeler ve artan maliye...

Yazılarımla İKY Dergideyim

Bundan sonra her ay düzenli olarak İKY dergide yazılarımla birlikte yer alacağım. BEKAD tarafından hazırlanan " İnsan Kaynakları Yönetimi " dergisi  insan kaynakları, kişisel gelişim ve personel mevzuatı konularında yoğunlaşmış durumda. Eylül sayısındaki ilk yazım eğitimini de verdiğim "Kolonya Etkisi/ Uyanmak İsteyen" olacak. Bir tur kişisel gelişim yazısı diyebilirim. Son derece dolu bir içerikle okuyucusunun huzuruna çıkan dergiye abone olmanızı öneririm. Sevgiler, Salim Dergiye abonelik için lütfen tıklayın.

Müthiş Psikoloji, Hayır Diyebilme Sanatı - Sınırların Kadar Özgürsün

Sanırım en çok zorlandığımız konulardan bir tanesi sınırlarımızı korumak. Bunun bir çok nedeni var tabii. Örneğin yetiştirilme tarzımız. Bu kitapta çok güzel örneklerle neden sınırlarımızı koruyamadığımızı ve HAYIR diyemediğimizi anlatıyor. Kitap bence herkesin okuması gereken bir eser. Arka kapaktan... Gerçekten “özgür” müsünüz? Dilediğiniz zaman dilediğiniz yemeği yiyebiliyor olmak mıdır sizce özgürlük? Toplumsal hiçbir baskı hissetmeden içinizden geldiği gibi giyinebiliyor olmak mı yoksa? Canınızın istediği saatte uyuyup, canınızın istediği saatte uyanarak, yine canınızın istediği saatlerde istediğiniz kadar çalışarak, ihtiyacınız olan parayı kazanabilmeniz mi? Bir hafta sonu tatilinde cep telefonunuzu kapattığınızda mı özgür hissediyorsunuz sadece kendinizi? Hayatınızla ilgili her kararınızı sadece kendinizi düşünerek mi alıyorsunuz? Kaderinizin ipleri tamamen sizin elinizde mi? Başkalarının sizden yararlandığını düşündüğünüz oluyor mu? Kaybetmekten korktuğunuz insanlar yok mu? D...