Ana içeriğe atla

Kayıtlar

2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Eğitim Obezi Şirketler

“ Eğitimlerdeki Zombiler ve Onlarla Başa Çıkma Yolları ” isimli yazımı Linkedin’de paylaştığımda bir hanımefendi şöyle bir anısını paylaşmıştı. Kendisi eğitim vermek için bir ilaç firmasına gitmiş ve oradaki yöneticilerden birinin ”ben bu firmada 600 küsur eğitime gittim ve hiçbir işime yaramadı” gibi bir tepkiyle karşılamıştı. Yöneticinin 600 eğitimi nasıl aldığını bilemiyorum ama yine de içerisinde bir takım doğruları bulunduran bir yakarış olduğunu ifade etmeliyim. Gerçekten de o yöneticinin 600 eğitime ihtiyacı var mıydı? Eğer vardıysa şuan o eğitimlerde kazandığı bilgi, beceri ve tutumları neden kullanmıyor, kullanamıyor? Sanıyorum bu soruların cevabı şu olmalı: Eğitim Obezliği. Eğitim obezliğini anlatmadan önce obez ne demektir öncelikle buna bakmak istiyorum. Türk Dil Kurumu obezi aşırı şişman olarak tanımlıyor. Bir nevi bünyenin ihtiyacından fazla gıda tüketilmesi sonucu oluşan durum da diyebiliriz. Obezite bireylerin ve devletlerin başına ciddi bir bela artık. Ciddi

Yüzyüze Eğitimin Sonu mu Geliyor?

Yüzyüze eğitimin sonunun geldiğine, en azından şimdilik, inananlardan değilim. İnsan, insan olduğu sürece temasa ihtiyacı olacaktır. Ama yine de mevcut gelişmeleri görmezden gelemeyiz. Arkadan gelen dijital yerliler mevcut ezberi hepten unutturacak gibi görünüyor.  Bunlara ek olarak dünyada ve Türkiye’de hızla artan mobil teknoloji alt yapısı, mobil çalışan sayısını da arttırmaya başladı. Çalışanlar artık iş yerlerine gitmeden; kafelerde, evde, parkta, bahçede ve belki de yolculuk esnasında çalışabilmekteler. Ayrıca iş yerleri de maliyetlerini düşürmek için çalışanlarını dışarıya yönlendirmeye başladı. Bir araştırmaya göre 2015’te 1.3 milyar kişinin mobil çalışan olması bekleniyor. Yani insanlar artık tek bir fiziki mekanda bulunmak zorunda kalmayacaklar. Tüm bu gelişmeler ister istemez yüzyüze eğitimin geleceğini bizlere sorgulatıyor. Her ne kadar etkinliği diğer öğrenme metodlarına göre daha güçlü olsa da dünyadaki teknolojik gelişmeler ve artan maliyetler

Teknik Eğitimlerde Artırılmış Gerçeklik Uygulamaları

Temmuz ayından beri süren blog serüvenime kıymetli dostum Cem Berk'ten de bir katkı geldi. Kendisi eğitim tasarımı hususunda epey yol katetmiş bir eğitim profesyoneli. Çok önceleri kendisinden duyduğum "Artırılmış Gerçeklik" kavramına dair bir yazı hazırladı. Kariyerine ETİ'de Öğretim Tasarımı Uzmanı olarak devam eden Cem'in bu enfes yazısı için kendisine çok teşekkür ediyor ve yazılarının devamını diliyorum. Keyifli okumalar   Eğitimde artırılmış gerçeklik uygulamalarının zamanı geldi de geçiyor bile!   Özellikle motor becerilerin kazandırılmasına yönelik teknik eğitimlerde, katılımcıların tümüne eşit zamanın ayrıldığı, her birine uygulama imkânının tanındığı, anında geribildirimin sağlandığı, gürültüsüz, geniş ve ferah laboratuar ortamlarının bulunduğu bir öğretim tasarımı yapmak, tüm öğretim tasarımcılarının rüyasıdır. Böylelikle katılımcılar işbaşına geçtiklerinde minimum ıskarta ve maksimum iş güvenliği ile çalışabilirler.

Mayaların Kurumsal Eğitim Kehanetleri

Meksikalı arkeologlar, 21 Aralık 2012’de dünyanın sonunun geleceğine dair bir Maya kehanetinin yazılı olduğu bir tabletin daha deşifre edildiğini açıkladı. Dünyada bir kıyamet furyasıdır almış başını gidiyor. Kimileri seçilmiş lokasyonlara kaçmanın peşinde. Dünyada kıyametin vurmayacağı birkaç yerden biri de İzmir’in Şirince köyü. Cümbür cemaat köyün kapısını aşındırmış durumda. Şahsen 21 Aralık tarihinde kıyametin filan kopacağını sanmıyorum ama bu kehanet işi bana ister istemez geleceği, özellikle de kurumsal eğitimin geleceğini düşündürdü. Belki Mayalar kadar makro düzeyde kehanetlerim olmasa da kurumsal eğitimin geleceği hususunda bir takım öngörülerim var. İşte önümüzdeki 10 yılda kurumsal eğitimin başına gelecekler Kimseye bir şey öğretemeyeceksiniz Bu konuda çok eskilerden Galileo’nun söylediği bir söz var:” Siz kimseye bir şey öğretemezsiniz. Ancak kendisine öğrenmesi için yardımcı olabilirsiniz.” Bugüne kadar bu sözü dikkate almadık bel

Eğitimlerdeki Zombiler ve Onlarla Başa Çıkma Yolları

Aşağıda anlatacaklarım eğitimle uğraşan, eğitim veren herkesin başına, bir kez de olsa, gelmiştir ya da gelecektir. Heyecanlısınızdır. Konunuza hâkim ve hazırlıklısınızdır. Klasik bir eğitim olmasını da istemiyorsunuzdur. Etkinliği ve verimliliği olan bir eğitim hazırladığınız düşüncesindesinizdir. Akşamdan erken yatmış, sabah da hafif bir kahvaltıyla güne başlamışsınızdır. Eğitim salonuna tam zamanında gelirsiniz. Fakat son derece yüksek motivasyon ve konsantrasyonla sürdürdüğünüz eğitiminizi devamlı olarak sabote eden birileri vardır. Bu sabotörler sizin motivasyonunuz bir tarafa diğer katılımcıların da dikkatini dağıtmaktadırlar. Eğitiminizin başarısız bir şekilde sonuçlanması artık işten bile değildir. Zombilerrr Ben, böyle eğitimi sabote eden katılımcıları zombiler olarak adlandırıyorum. Çünkü bu kişiler tehlikeli bir tür virüs taşırlar. Çoğu, bu virüsü ilk öğretim zamanından beri taşımaktadırlar. Uygun ortamı bulduklarında mutlaka korkunç yüzlerini gösterecek

27 Kasım'da Ne Olacak?

İlki geçen yıl düzenlenen Türkiye Eğitim ve Gelişim Zirvesi bu yıl içeriğini daha da zenginleştirerek geliyor. 27 Kasım ’da düzenlenecek zirve   İstanbul Kongre Merkezi ’nde olacak. Bu yıl İham Veren Eğitim ve Gelişim Uygulamaları” ana temasıyla gerçekleşecek olan 2. Eğitim ve Gelişim Zirvesi için katılımcı kayıtları alınmaya başlandı. Kayıt için Çok önemli ve özel isimlerin yer alacağı zirvede kimler yok ki.. Geleceği şekillendirme, kurumsal gelişim ve öğrenme konusunda önemli bir kurum olan Avrupa Kurumsal Öğrenme Forumu (ECLF)’in kurucusu Roland Deiser “Ağ Tabanlı Dünyada Rekabet İçin Liderlik Zorlukları” sunumuyla, kurumsal liderlere sosyal medyanın gelişimi ile birlikte gelen fırsatlar ve riskler ile başa çıkma konusunda ipuçları sunacak.  Ayrıca Wrightway  Consulting’den Warren Wrigt, Huawei Üniversitesi-Çin, UniCredit Grubu’ndan Unimanagement COO’su Sertaç Yeltekin zirvenin önemli konukları arasında yer alacak. Diğer konuşmacılar için tıklayın .

Eğitimlerinizin Karbon Ayak İzini Azaltmanın Vakti Gelmedi mi?

Dünya’da son yılların en çok konuşulan konularının başında çevresel faktörler geliyor. Çevrenin bu kadar konuşulmasının sebebi de malumunuz küresel ısınma ve ısınmanın da doğrudan etkisiyle oluşan felaketler. Bugün başımıza gelen birçok iklim ve çevre felaketinin sorumlusunu fazla uzakta aramaya da gerek yok. Suçlu bizleriz. Doğanın dengesini bozan biz insanlarsak, onu yeniden onarmanın sorumluluğu da bize ait demektir. Konuya girmeden önce karbon ayak izinin ne olduğunu bilmemizde fayda var. Karbon Ayak İzi, İnsan faaliyetlerinin sonucu olarak salınan, küresel ısınmanın başlıca sorumlusu olarak gösterilen ve karbondioksit (CO2) cinsinden ölçülen sera gazlarının çevreye verdiği zararın ölçüsüdür. Diğer bir tanımla, Karbon Ayak İzi; küresel ısınmanın başlıca sorumlusu olarak gösterilen, sera etkisine yol açan gazların oluşumuna neden olan ve fosil yakıtların kullanımıyla atmosfere yayılan karbondiyoksit (CO2) salımının bireyin ve şirketlerin doğrudan veya kullandığı ürünleri