Ana içeriğe atla

Kayıtlar

2014 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Zaman Makinesi Nasıl Yapılır?

İnsanoğlunun en büyük fantezilerinden birisi de zamanı dondurmak ve zamanda geri veya ileri gitmek. Bu arzunun altında insanın hayatı kontrol edebilme içgüdüsü yatıyor.  Birçok filme bile konu olmuş bir gerçek zamanı kontrol edebilme isteği. Zamanı kontrol edebilme isteğinin kök nedenine baktığımızda ise kişinin daha çok geçmişini yeniden eline alabilme isteği var. Ölüm döşeğindeki hastalara hayatlarındaki en büyük pişmanlıkları sorulduğunda verilen cevapların çoğu hastaların sağlıklı oldukları zamanı iyi değerlendiremedikleriyle ilgili olması. Keşkelerle başlayan yanıtların çoğunda vaktin bu kadar kısa olduğunu bilseydim daha verimli ve dolu dolu yaşardım cevabı tüm “keşkeli” yanıtların ortasında kendisini gösteriyor. Kısacası “ZAMAN” çok önemli ve asla geri alamayacağımız bir olgu. Belki en büyük fantezilerimizden olan zamanda yolculuğu en azından şimdilik başaramamış olsak bile, bize verilen 24 saati en iyi şekilde yaşayarak tatmin bir hayat için güçlü bir adım

Değişen iş dünyasında, başarılı bir kariyerin yeni yolları: Kariyer 2.0

Google’a Yetenek yazdığınızda Acun Ilıcalı’dan hemen sonra Cengiz Çatalkaya’nın  ismini www.yetenekvekariyer.com isimli harika bloğuyla birlikte görebilirsiniz. Çatalkaya uzun bir zamandır Türkiye’nin en çok okunan İK ve kariyer bloglarından biri olan Yetenekvekariyer.com isimli blogda, Kariyer, Yetenek, İş Geliştirme, İK Trendleri, Kariyer 2.0 , Liderlik, İşveren Markası, Sosyal Medya, Özgelişim, Pozitif Yönetim, Başarı ve İş Hayatı üzerine yazılar kaleme alıyor. Şahsen ben de kendisinin bloğundan çok şey öğrendim. Henüz Türkiye’de yetenek ve kariyer bugünkü kadar konuşulmazken Cengiz Bey bu konularda zaten onlarca yazıyı kaleme almıştı bile. Tabii bunca tecrübe ve doygunluğun bir kitapla basılı ve kalıcı hale gelmesi kaçınılmazdı. Kariyer 2.0 Cengiz Bey bu kitabında değişen iş dünyasında, başarılı bir kariyerin yeni yolları bizlere anlatıyor. Artık iş bulmanın oldukça zorlaştığı ve değiştiği günümüzde kariyeri eski yöntem ve tekniklerle inşa etmek pek mümkün g

İçindeki Rock Yıldızını Ortaya Çıkar Kariyerinde Zirveye Tırman

Her ne kadar şirketinin kariyer ve yetenek bölümleri başarılı çalışanlarını ortaya çıkarmak, onları yetiştirmek, geliştirmek ve elde tutmak için bütçe, zaman ve güç harcasalar da içindeki lideri, rock yıldızını ortaya çıkarmakta zorlanabilirler. Peki, ne yapmalısın? Öncelikle içinde bir cevher olduğunu onlara göstermelisin. Başta kabul edelim. Kimse sana gül bahçelerini vadetmiyor. Zor olacak.   Bir kere günümüz iş dünyasında başarılı olmak için sadece başını önündeki işe gömüp çok çalışmak yetmiyor. Yaptığın işi iyi anlatmalı, doğru ilişkiler kurmalı ve iletişimini iyi yönetmelisin. İşte bu dört madde seni firmanın rock yıldızı yapmak için güçlü bir adım atmana yetecektir. Kural şu: Çalış ama zekice, Sun ama etkileyici bir şekilde, İnsan tanı ama dürüstçe Ve iletişimde ol ama samimice… Çalış ama zekice  Evet, çalışmalısın. Çalışmadan didinmeden hiçbir iş olmuyor. İstediğin kadar torpilin olsun iş yine dönüp dolaşıp performansına geliyor. An

Sunuyorum, Öyleyse Varım!

René Descartes'ın “düşünüyorum, öyleyse varım”  sözü sanıyorum birçok yerde farklı şekillerde kullanılmıştır. Günümüz iş ortamında sunum yapmanın bir profesyonelde olmazsa olmaz bir özellik olduğunu artık hepimiz biliyoruz. Şirket içinde ve kariyerinizde başarılı olabilmek, kendinizi anlatabilmek için sunum becerilerinizin üst düzey olmasa da iyi bir noktada olması şart. Bu sebeple, iyi sunum yapabilmek, ben de buradayım demenin bir diğer adıdır aslında. Kısacası işinizi, projenizi iyi sunuyor ve anlatabiliyorsanız iyi bir kariyer yolunda siz de varsınız. Şirketlerin kendi içlerindeki yetenekleri keşfetmek için ne denli para ve zaman harcadıkları ortada ancak yine de şirketlerin sizin yeteneklerinizin hepsini bulabilmesi ve geliştirebilmesi pek mümkün değil. Şirket için de kariyerinizde ilerlemenin en iyi yollarından birisi de iyi sunum yapabilme becerilerinden geçiyor. Madem sunum becerisi sizi kariyerinizde bir adım öteye taşıyabilecek, gelin beraber şu sunum meselesin

Öğrenmenin Gücü Adına!

  Okuyorum okuyorum ama bir türlü öğrendiklerimi hayatıma geçiremiyorum. Öğrendiklerimi kısa sürede unutuyorum. Öğrenemiyorum. Yukarıdaki cümleleri sık sık kuruyorsanız bu yazı tam size göre. Öğrenmeyi öğrenmek ve hayatımıza geçirmek için takip eden satırları okumanız yeterli olacaktır. Millet olarak öğrendiklerimizi hayata geçirme noktasındaki eksikliğimiz aşikâr. Böyle olunca da kapasitemizi geliştiremiyor ve bir adım öteye gidemiyoruz. Uygulanmayan, hayata ve davranışa geçmeyen bir bilgi bize yalnızca bilme hazzını veriyor. Gelişmiş ülkelere baktığımızda insanların öğrendiklerini hızlıca hayatlarına geçirdiklerini görebiliyoruz. Tabii bunun olmasında o ülkelerin eğitim sistemlerinin de önemli ölçüde katkısı var. Peki, bizler neden bunu yapamıyoruz? Belki de bunun cevabı öğrenmeyi nasıl tanımladığımızda yatıyor. TDK’ya göre öğrenmek, bilgi edinmek anlamına geliyor. Bu tanımlama doğru ancak bir miktar eksik. Wikipedia’dan aldığım öğrenmenin tanımında

Yepyeni Bir Blog: istestrateji.com

Merhaba, 2012 yılının Temmuz ayında salimtanriverdi.blogspot.com.tr isimli bloğumda öğrendiklerimi paylaşmak adına yazıları kaleme almaya başlamıştım. Bloğumdaki ilk yazıda Blog âlemine girme sebebimi şu cümlelerle açıklamıştım. “ Kariyerinin henüz başındaki birisi olarak, beni mesleki açıdan en çok tatmin edecek olanın çalıştığım alanı öğrenmek ve bunu da durmadan yapabiliyor olmak olacak. Evde oturarak ya da iş yerinde bizlere verilen görevlerle bunu yapmak da çok mümkün değil bana göre. İnsanın bir şeyler yazmaya çabalaması gerçekten de çok zorlayıcı, en azından şimdilik benim için böyle. Yazabilmek için okumak, gezmek görmek, konuşmak, takip etmek ve tüm bunları hiç durmadan yapıyor olabilmek gerekiyor. Madem, sırf yazabilmek için bunları yapmam gerekecekse ben bu işte varım diyorum. İşte bu blog öğrenme serüvenime bir katkı, öğrendiklerimi de paylaşmamı sağlayacak bir araç olacak. Bu âlemde bir ben eksiktim diyor, bu bloğun sizler ve benim için güzel bir öğrenm

Eğitmen Olmak İstiyorum: İlk Adım

Merhaba, Eğitimler veriyor, sahneye çıkıyor ve farklı ortamlarda seminerlerde, konferanslarda bulunuyorsanız, üzerine de eğitimle ilgili bir blog sahibiyseniz, kısacası işiniz eğitimse şu soruyu sık sık duymak pek de garipsenecek bir mesele değildir: Ben de eğitmen olmak, eğitimler vermek istiyorum. Nasıl ve nereden başlamalıyım? Bu soruyla öylesine çok karşılaştım ki, artık bloğumda konuyu detaylı şekilde paylaşmanın zamanı geldiğine karar verdim. Öncelikle şunu başta belirtmek gerekiyor. Tek bir yazıyla konuyu anlatabilmek imkânsız. Bu yüzden uzun bir yazı dizisi şeklinde olacak.  Kaç yazıdan oluşacağını kestirebilmek biraz zor. Çünkü eğitmenlik dediğiniz zaman ben bunu yalnızca bir kürsüye, sahneye çıkıp birkaç saat bir şeyler anlatıp inen kişi manasında anlamıyorum. Benim anladığım, bir eğitim ihtiyacını gören, tespit eden, ihtiyacın tespitinde doğru sorular soran,  en iyi çözümü sunan, eğitim tasarlayan, sunumları, katılımcı materyallerini tasarlayıp, organize ede

Eğitimlerde “Turabi” Etkisi

·          Hani önceleri hiç hoşlanmadığınız bir şeyi daha sonradan çok sevdiğiniz oldu mu? ·          İlk başlarda nefret ettiğiniz iş arkadaşınıza daha sonraları ısındığınız peki? ·      İlk dinlediğinizde hiç beğenmediğiniz şarkıcıyı, daha sonraları çok beğendiğiniz oldu mu? ·       Peki, okulda en nefret ettiğiniz derse bir süre sonra ilgi duyduğunuz ve ne kadar da güzel bir dersmiş dediğiniz… İşte bu sorulara cevabınız evet ise, sizi aşinalık etkisini bir eğitimi sevdirmede nasıl kullanabileceğimizin yollarını göstermeye çalışacağım. Eğitimlerimizin tutundurulması ve olumlu eğitim algısı yaratılması konusu ilginizi çekiyorsa takip eden paragraf tam size göre. Acun Ilıcalı’yı, daha doğrusu popüler medyayı takip eden herkes Survivor programını izlemiştir. Survivor’ı izleyen herkes ise Turabi isimli yarışmacıya artık oldukça aşina olmuştur. Bilenlerin yanında bilmeyenler, izlemeyenler de olabilir. Turabi, Mersin Üniversitesi güzel sanatlar bölümünden mezun ol

Kendin için yaşadıkça…

Kendin için yaşadıkça mutlu olamayacaksın. Yaptığın hiçbir şeyin anlamı olmayacak. Önceleri büyükleneceksin. Hoşuna gidecek ve nefsin okşanacak. Her şeyin en güzeline layık olduğunu düşüneceksin. Bu seni bencil yapacak. İnsanlardan soğuyacaksın. İnsanlar da senden… İşinde önceleri gösterdiğin başarılar geride kalacak. Anlamı olmayan diyarlarda dolaşacaksın. Yalnız kalacaksın ve büyük ihtimalle de yalnız öleceksin! Peki ne yapmalısın? Öncelikle değişimin zor olduğunu bilmelisin. Burada önemli olan niyet… İşin niyetine girmeden önce de farkında olmalısın. Ne için ve kimin için yaşadığını anlamaya çalışmalısın. Örneğin TV’de neler izliyorsun, hangi sinema karakterlerinden hoşlanıyorsun, neye ağlıyor ve neye gülüyorsun, hiç sadaka veriyor musun ve verdiğinde hangi düşünceyle veriyorsun? Bir bak kendine. Vereceğin cevaplar çok önemli. Dürüst olursan sorularının cevabını keşfedeceksin. Dürüstlük senin ışığın olacak ve onunla yolunu bul

Firmasında Eğitime Önem Verilmeyen Eğitim Profesyonelinin Bunu Değiştirmek İçin Yapacağı 3 Şey

Sanıyorum günümüz şirketlerinin bu kadar çok değer ve anlam yükleyip de iş icraata gelince tam aksini gösterdikleri başka bir birim, alan yoktur. Öyle ki şirket süreçlerinde her ne zaman bir problem yaşansa, hemen hemen tüm tıkanmalarda eğitimi bir lavabo açıcı olarak görüyoruz.  Birisi çıkıyor ve şirketin menfaatini düşünerek bu konunun hızlıca eğitimini verelim diyor. Derhal piyasadan bir eğitimci, hadi o da olmadı içeriden bilen birisini görevlendiriyoruz. Ne de olsa fazla para harcamamak lazım öyle değil mi? Sonrasında eğitimi yapmanın ferahlığını yaşıyoruz. Fakat yılsonunda sonuçlara baktığımızda bambaşka bir tabloyla yüzleşmek durumunda kalıyoruz. Ve tüm bu sürecin kendisinin başından beri hatalı olduğunu unutarak suçu yine eğitime yüklüyoruz. Şunu baştan konuşalım. Eğitim sihirli bir iksir değildir. Eğitim alan personelin bir anda öğrendiklerini hayata geçirmesi mümkün değildir. Ayrıca sorunun çözümü eğitimle de ilgili olmayabilir. Belki de yapısal bir sorundur.

Değişim

Bu blogta, eğitimle ilgili ve son dönemlerde de koçlukla ilgili yazdığım birkaç yazı dışında farklı konular kaleme almıyorum. Genelde insana dokunan yazılar paylaşmaya çalıştım. Kariyer hayatımda İnsanı, sistem gibi makinenin bir parçası olarak gören işlerden elimden geldiğince kaçındım. Belki de bu sebeple eğitimi diğer İK süreçlerine göre daha çok sevdim. Bir eğitim tasarımı yapmak, içerik hazırlamak, hazırlanan içeriği ister uzaktan ister yakından olsun sunmak, kişide değişime vesile olmak… İşte bu ve daha sayamadığım birçok şey beni eğitimle ilgili birisi yaptı. Hayatımın başka hiçbir kısmında eğitimden aldığım keyfi alamadım. Keza koçluk da böyle bir şey… İnsana dokunuyor. Kişilerin hayatında olumlu dönüşümler ve gelişimler oluşturmanıza vesile oluyor. İşte bu tam da bana göre. Bazen neden diye soruyorum. Neden kişilerin hayatlarında değişime ve gelişime vesile olacak işleri çok seviyorum. Belki de bunun cevabı, tüm hayatım boyunca gelişim ve değişimin en büyük arzuları

17. Eğitimciler Zirvesi 28 - 29 Kasım'da

Şirketlerin eğitim birimlerinde çalışan eğitim profesyonellerinin mesleki bilgi, network ve yeni bakış açıları kazanabilecekleri bir çok organizasyon var artık. Bana göre bir firmanın eğitim biriminde çalışan kişinin Türkiye ve Dünya’daki gelişmeleri yakından takip ediyor olmalı. Çünkü yetişkin öğrenmesi dediğimiz kavram koskoca bir derya ve bazen Amerika’yı da yeniden keşfetmeye gerek yok. Eğitim profesyonelleri, geliştirilen çözüm önerilerini dikkate almalı ve ihtiyacı varsa firmasının kültürüne uygun hale getirerek kullanmalıdır. Bu çerçevede, mesleki buluşmaları önemli buluyor ve fırsat bulduğum ve ilgi alanımda olan tüm organizasyon ve etkinliklere katılmaya gayret ediyorum. İşte bunlardan biri de 17. Eğitimciler Zirvesi. 28 – 29 Mayıs 2014 tarihlerinde  İstanbul Marriott Hotel Asia’da HR Dergi tarafından düzenlenecek. Bir aksilik olmazsa benim de katılım göstereceğim zirveyle ilgili detaylı bilgiye buradan  ulaşabilirsiniz. Konuşmacı listesi için tıklayın. Zir