Ana içeriğe atla

Firmasında Eğitime Önem Verilmeyen Eğitim Profesyonelinin Bunu Değiştirmek İçin Yapacağı 3 Şey

Sanıyorum günümüz şirketlerinin bu kadar çok değer ve anlam yükleyip de iş icraata gelince tam aksini gösterdikleri başka bir birim, alan yoktur.

Öyle ki şirket süreçlerinde her ne zaman bir problem yaşansa, hemen hemen tüm tıkanmalarda eğitimi bir lavabo açıcı olarak görüyoruz.  Birisi çıkıyor ve şirketin menfaatini düşünerek bu konunun hızlıca eğitimini verelim diyor. Derhal piyasadan bir eğitimci, hadi o da olmadı içeriden bilen birisini görevlendiriyoruz. Ne de olsa fazla para harcamamak lazım öyle değil mi? Sonrasında eğitimi yapmanın ferahlığını yaşıyoruz. Fakat yılsonunda sonuçlara baktığımızda bambaşka bir tabloyla yüzleşmek durumunda kalıyoruz. Ve tüm bu sürecin kendisinin başından beri hatalı olduğunu unutarak suçu yine eğitime yüklüyoruz.



Şunu baştan konuşalım. Eğitim sihirli bir iksir değildir. Eğitim alan personelin bir anda öğrendiklerini hayata geçirmesi mümkün değildir. Ayrıca sorunun çözümü eğitimle de ilgili olmayabilir. Belki de yapısal bir sorundur.  Eğitimin işe yaraması için daha çokça sayılacak, buraya sığmayacak unsurlar var. Şimdilik bunları yazıp kafa şişirmek istemiyorum. Asıl değinmek istediğim firmaların eğitime karşı tutumları ve biz eğitim profesyonellerinin burada nasıl bir duruş sergilemesi konusudur.

İşte o “3”şey...

1.       Yatırımın geri dönüşünü(ROI) hesaplamak.

Şunu unutmamak gerekir. Patron her zaman rakamlara bakar. Bu sebeple eğitimin firmaya nasıl bir katkısı olduğunu net bir şekilde hesaplamamız gerekiyor. Bu oldukça zor bir konu farkındayım ancak yapmak zorundayız. Net rakamlar bizi güçlendirecektir.
İş sonuçlarına direk katkısı olan bir unsuru hiç kimse görmezden gelemez. Eğitim profesyoneli olarak eğitimlerinizin etkisini bu sebeple iyi hesap edebilmelisiniz.

2.       Eğitimin “iletişimini” yapmak

“Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz” diye bir atasözü var. Bence günümüz dünyasında bazı atasözleri anlamını yitirmiş durumda. Siz istediğiniz kadar işinizi iyi yapın, çok kaliteli ürün üretin ve iyi iş çıkartın, eğer tüm bu yaptıklarınızı anlatmıyorsanız kimsenin size inanmasını ve anlamasını beklemeyin. Artık pazarlamanın ve iletişimin, kısacası “anlatmanın” önemini hepimiz biliyoruz. Bu sebeple eğitimleri ve eğitim biriminin yaptığı tüm faaliyetleri iyi şekilde paketleyip sunmalıyız. 
Tüm bu iletişim faaliyetleri iki konuda sizi güçlendirecektir. Birincisi, eğitim biriminin faaliyetlerinin reklamı olacak, ikincisi de yaptığınız eğitimlerin tutundurulmasına yarayacaktır.
İletişime ara vermeden, kıvamında sürdürmelisiniz. Bu, başarınızın anahtarlarından birisi.

3.       Planı iyi yapmak ve bütçeyi iyi yönetmek hepsinden önemlisi ihtiyacı doğru tespit etmek

Zaten masraf kalemi olarak görülen bir birimi idare ediyorsunuz. Gözler üzerinizde. Kısıtlı bir bütçeniz var. Sizinle ilgili algı hakkında konuşmuyorum bile.

İşte tüm bu sebeplerle eğitim bütçesi çok iyi yönetilmelidir. İyi bir bütçe için, çok iyi bir plan gerekli. Ve çok iyi bir plan için de eğitim ihtiyacının tespiti önem arz ediyor. Eğitim ihtiyacı öyle bir konu ki, tıpkı gömleğin iliklediğiniz ilk düğmesine benziyor. İlk düğmeyi yanlış iliklemeniz, arkasından gelecek tüm düğmeleri etkileyecektir.

İyi bir ihtiyaç analizinin nasıl yapılacağı başka bir yazının konusu ancak, eğitim ihtiyacının sadece ilgili departman amirine, ilgili kişiye “hangi eğitimlere ihtiyacınız var” diye sorulmasından ibaret olmadığını bilin. Sahaya inmeden, masada oturarak, şirketin hedeflerini-stratejilerini öğrenmeden, sektörü ve sektörün geleceğini öngörmeden, görevin yetkinliklerini bilmeden bir eğitim ihtiyacı çalışması yapılmamalı. İlk düğme çok önemli ve kesinlikle doğru iliklenmeli.

Sonuç olarak, biz eğitim profesyonelleri işimize sahip çıkmaz ve saygı duymazsak başka hiç kimseden işimize saygı duymasını bekleyemeyiz.

İş bizde bitiyor. Hz. Mevlana’nın dediği gibi:” İnsanın kanadı, gayretidir.”
Bir sonraki yazıda görüşmek dileğiyle,
Sevgiler

Yorumlar

  1. Güzel bir yazı kaleme almışsınız. Teşekkürler.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yazılarımla İKY Dergideyim

Bundan sonra her ay düzenli olarak İKY dergide yazılarımla birlikte yer alacağım. BEKAD tarafından hazırlanan " İnsan Kaynakları Yönetimi " dergisi  insan kaynakları, kişisel gelişim ve personel mevzuatı konularında yoğunlaşmış durumda. Eylül sayısındaki ilk yazım eğitimini de verdiğim "Kolonya Etkisi/ Uyanmak İsteyen" olacak. Bir tur kişisel gelişim yazısı diyebilirim. Son derece dolu bir içerikle okuyucusunun huzuruna çıkan dergiye abone olmanızı öneririm. Sevgiler, Salim Dergiye abonelik için lütfen tıklayın.

Yüzyüze Eğitimin Sonu mu Geliyor?

Yüzyüze eğitimin sonunun geldiğine, en azından şimdilik, inananlardan değilim. İnsan, insan olduğu sürece temasa ihtiyacı olacaktır. Ama yine de mevcut gelişmeleri görmezden gelemeyiz. Arkadan gelen dijital yerliler mevcut ezberi hepten unutturacak gibi görünüyor.  Bunlara ek olarak dünyada ve Türkiye’de hızla artan mobil teknoloji alt yapısı, mobil çalışan sayısını da arttırmaya başladı. Çalışanlar artık iş yerlerine gitmeden; kafelerde, evde, parkta, bahçede ve belki de yolculuk esnasında çalışabilmekteler. Ayrıca iş yerleri de maliyetlerini düşürmek için çalışanlarını dışarıya yönlendirmeye başladı. Bir araştırmaya göre 2015’te 1.3 milyar kişinin mobil çalışan olması bekleniyor. Yani insanlar artık tek bir fiziki mekanda bulunmak zorunda kalmayacaklar. Tüm bu gelişmeler ister istemez yüzyüze eğitimin geleceğini bizlere sorgulatıyor. Her ne kadar etkinliği diğer öğrenme metodlarına göre daha güçlü olsa da dünyadaki teknolojik gelişmeler ve artan maliyetler

Değişim

Bu blogta, eğitimle ilgili ve son dönemlerde de koçlukla ilgili yazdığım birkaç yazı dışında farklı konular kaleme almıyorum. Genelde insana dokunan yazılar paylaşmaya çalıştım. Kariyer hayatımda İnsanı, sistem gibi makinenin bir parçası olarak gören işlerden elimden geldiğince kaçındım. Belki de bu sebeple eğitimi diğer İK süreçlerine göre daha çok sevdim. Bir eğitim tasarımı yapmak, içerik hazırlamak, hazırlanan içeriği ister uzaktan ister yakından olsun sunmak, kişide değişime vesile olmak… İşte bu ve daha sayamadığım birçok şey beni eğitimle ilgili birisi yaptı. Hayatımın başka hiçbir kısmında eğitimden aldığım keyfi alamadım. Keza koçluk da böyle bir şey… İnsana dokunuyor. Kişilerin hayatında olumlu dönüşümler ve gelişimler oluşturmanıza vesile oluyor. İşte bu tam da bana göre. Bazen neden diye soruyorum. Neden kişilerin hayatlarında değişime ve gelişime vesile olacak işleri çok seviyorum. Belki de bunun cevabı, tüm hayatım boyunca gelişim ve değişimin en büyük arzuları