Ana içeriğe atla

Eğitmen Olmak İstiyorum: İlk Adım

Merhaba,

Eğitimler veriyor, sahneye çıkıyor ve farklı ortamlarda seminerlerde, konferanslarda bulunuyorsanız, üzerine de eğitimle ilgili bir blog sahibiyseniz, kısacası işiniz eğitimse şu soruyu sık sık duymak pek de garipsenecek bir mesele değildir: Ben de eğitmen olmak, eğitimler vermek istiyorum. Nasıl ve nereden başlamalıyım?
Bu soruyla öylesine çok karşılaştım ki, artık bloğumda konuyu detaylı şekilde paylaşmanın zamanı geldiğine karar verdim.



Öncelikle şunu başta belirtmek gerekiyor. Tek bir yazıyla konuyu anlatabilmek imkânsız. Bu yüzden uzun bir yazı dizisi şeklinde olacak.  Kaç yazıdan oluşacağını kestirebilmek biraz zor. Çünkü eğitmenlik dediğiniz zaman ben bunu yalnızca bir kürsüye, sahneye çıkıp birkaç saat bir şeyler anlatıp inen kişi manasında anlamıyorum. Benim anladığım, bir eğitim ihtiyacını gören, tespit eden, ihtiyacın tespitinde doğru sorular soran,  en iyi çözümü sunan, eğitim tasarlayan, sunumları, katılımcı materyallerini tasarlayıp, organize eden, eğitim motivasyonunu, ön bilgiyi, buz kırıcıları, enerji artırıcıları bilen, yetişkin psikolojisini ve eğitimini bilen, anlayan ve bunu eğitimlerine yansıtan,  iyi sunum yapan, eğitim teknolojilerinden anlayan bir eğitmen. Kısacası tam bir eğitim profesyoneli olmak benim eğitmenlik yorumum.

Belki çok çetrefilli ve kompleks gibi görünebilir.

Aman bu kadar şeyi biz ne yapalım da diyebilirsiniz. Ancak kazın ayağı öyle değil. Bu konuların hepsi birbiriyle bağlantılı. Çorabın söküğü gibi bir başladı mı arkası gelecektir. Gözünüz korkmamalı. Bunları bilmek ve uygulamak bizim eğiticilik becerimizi üst noktalara taşıyacaktır.

Bizi neler bekliyor?

Yazı dizisinin içeriğinden biraz bahsetmek istiyorum. Bazı konu başlıklarını paylaşmak gerekirse;

·         Yetişkin eğitimi
·         Öğrenme biçimleri
·         Sunum yapmak
·         Eğitimlerde zaman yönetimi nasıl yapılır
·         İçerik tasarımı
·         Eğiticiler için teknolojik çözümler
·         Eğitim oyunları
·         Sınıf yönetimi
·         Eğitmenin beden dili
·         Eğitmen imajı
·        


Peki bu içerikleri nasıl sunacağız?

Aslına bakarsanız “Eğitmen Olmak İstiyorum”  klasik bir blog yazı dizisinin ötesinde bir çalışma. Çünkü sadece yazılarla değil, videolar, ses dosyaları, kitap tanıtımları, seminer ve eğitim önerileri, sunum paylaşımları, buluşmalar ve daha birçok farklı araçla öğrenme yolculuğumuza devam edeceğimiz bir çalışma olacak.
Özetle, sizi uzun ama enfes bir öğrenme yolculuğu bekliyor.

Siz de eğitmen olmak istiyorsanız, uzun yıllardır konumda uzmanım ve artık bunu paylaşmalıyım ve hatta bundan para kazanmak istiyorum diyorsanız. Zaten eğitmenlik yapıyor ve üzerine daha da fazla ekleyerek ilerlemek amacındaysanız, doğru yerdesiniz.

Eğer yeteri kadar sabrınız varsa ve öğrendiklerinizi uygulamaktan çekinmezseniz, işin sonunda harika bir altın bileziğiniz olacağını garanti edebilirim.

Ben bildiklerimi paylaşmaya hazırım.

Sizler de öğrenmeye ve öğrendiklerinizi uygulamaya hazırsanız, bir sonraki yazıda görüşelim.

Güzel günler dilerim.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yazılarımla İKY Dergideyim

Bundan sonra her ay düzenli olarak İKY dergide yazılarımla birlikte yer alacağım. BEKAD tarafından hazırlanan " İnsan Kaynakları Yönetimi " dergisi  insan kaynakları, kişisel gelişim ve personel mevzuatı konularında yoğunlaşmış durumda. Eylül sayısındaki ilk yazım eğitimini de verdiğim "Kolonya Etkisi/ Uyanmak İsteyen" olacak. Bir tur kişisel gelişim yazısı diyebilirim. Son derece dolu bir içerikle okuyucusunun huzuruna çıkan dergiye abone olmanızı öneririm. Sevgiler, Salim Dergiye abonelik için lütfen tıklayın.

Yüzyüze Eğitimin Sonu mu Geliyor?

Yüzyüze eğitimin sonunun geldiğine, en azından şimdilik, inananlardan değilim. İnsan, insan olduğu sürece temasa ihtiyacı olacaktır. Ama yine de mevcut gelişmeleri görmezden gelemeyiz. Arkadan gelen dijital yerliler mevcut ezberi hepten unutturacak gibi görünüyor.  Bunlara ek olarak dünyada ve Türkiye’de hızla artan mobil teknoloji alt yapısı, mobil çalışan sayısını da arttırmaya başladı. Çalışanlar artık iş yerlerine gitmeden; kafelerde, evde, parkta, bahçede ve belki de yolculuk esnasında çalışabilmekteler. Ayrıca iş yerleri de maliyetlerini düşürmek için çalışanlarını dışarıya yönlendirmeye başladı. Bir araştırmaya göre 2015’te 1.3 milyar kişinin mobil çalışan olması bekleniyor. Yani insanlar artık tek bir fiziki mekanda bulunmak zorunda kalmayacaklar. Tüm bu gelişmeler ister istemez yüzyüze eğitimin geleceğini bizlere sorgulatıyor. Her ne kadar etkinliği diğer öğrenme metodlarına göre daha güçlü olsa da dünyadaki teknolojik gelişmeler ve artan maliyetler

Değişim

Bu blogta, eğitimle ilgili ve son dönemlerde de koçlukla ilgili yazdığım birkaç yazı dışında farklı konular kaleme almıyorum. Genelde insana dokunan yazılar paylaşmaya çalıştım. Kariyer hayatımda İnsanı, sistem gibi makinenin bir parçası olarak gören işlerden elimden geldiğince kaçındım. Belki de bu sebeple eğitimi diğer İK süreçlerine göre daha çok sevdim. Bir eğitim tasarımı yapmak, içerik hazırlamak, hazırlanan içeriği ister uzaktan ister yakından olsun sunmak, kişide değişime vesile olmak… İşte bu ve daha sayamadığım birçok şey beni eğitimle ilgili birisi yaptı. Hayatımın başka hiçbir kısmında eğitimden aldığım keyfi alamadım. Keza koçluk da böyle bir şey… İnsana dokunuyor. Kişilerin hayatında olumlu dönüşümler ve gelişimler oluşturmanıza vesile oluyor. İşte bu tam da bana göre. Bazen neden diye soruyorum. Neden kişilerin hayatlarında değişime ve gelişime vesile olacak işleri çok seviyorum. Belki de bunun cevabı, tüm hayatım boyunca gelişim ve değişimin en büyük arzuları