Ana içeriğe atla

Mustafa Aydin: ”Aynı içerik birçok yerde başarılı olmuş da olabilir fakat bizde başarılı olacağının garantisi yok, çünkü dinamiklerimiz farklıdır.”



 

Mustafa Aydin: ”Aynı içerik birçok yerde başarılı olmuş da olabilir fakat bizde başarılı olacağının garantisi yok, çünkü dinamiklerimiz farklıdır.”


NT Mağazacılık Okulu Eğitim Sorumlusu Mustafa Aydın’la kısa bir mülakat yaptık. Şahsi olarak da çok şey öğrendiğimi gönül rahatlığıyla söyleyebilirim. Değerli fikirlerini paylaştığı için kendisine teşekkür ederim.


·         Şirketlerin iç eğitmen ya da dış eğitmen kullanmaları konusunda ne düşünüyorsunuz?


Şirket içerisindeki eğitim ihtiyaçlarını her zaman içeriden sağlamamız mümkün olmuyor. Dış eğitmene ihtiyaç duymamız şu iki durum da oluyor: İlk olarak kişinin yaptığı iş ile ilgili mevcut bilgisinin az olmasıyla oluşan ihtiyaç, diğeri de mevcut işini daha da iyi yapmak için duyduğu eğitim ihtiyacı. Her iki durumda da şirket içerisinden bu ihtiyaçları karşılayamayacaksak dış eğitmen arayışlarına başlıyoruz.

·        Bir çok danışmanlık ve eğitim firması var. Firmalar genellikle birden fazla eğitim firmasıyla çalışıyor. Size göre eğitim firmalarıyla uzun süreli bir ortaklık mı olmalı yoksa farklı birçok firmayla mı çalışılmalı? Bu konuyla ilgili görüşleriniz nelerdir?

Burada dikkat edilmesi gereken çok önemli iki soru var: 1. Talebimiz nasıl ortaya çıktı? ve 2. “Neden dış eğitmene ihtiyaç duyuyoruz?
Birinci soruya şöyle cevap vermek gerekir. Her eğitimin bir çıkış noktası vardır. Biz buna Öğretim Tasarımda “Hedef” diyoruz.  Buna ciddi anlamda dikkat etmemiz gerekiyor. Eğitim ihtiyacının ortaya çıkışı genellikle davranışsal problemlerden kaynaklanır. Fakat eğitim süreci ilerledikçe ve eğitim ortamına geldikçe nedendir bilinmez ama davranışsal hedefler daha soyut ifadelere kayıyor: öğrenmek, anlamak, kavramak gibi. Buda eğitimin sadece bir etkinlik faaliyeti olmasına neden oluyor ve algıda bu yönde değişiyor. Bir de buna dışarıdan bir firmadan eğitim alınacağını da eklersek amiyane bir tabirle “sokağa atılan para” algısı meydana getiriyor. Buradaki en büyük tehlike de Kirkpatrick 4 Aşamalı değerlendirme modelinde ilk iki sürece odaklanıp eğitimdeki verimlilik-etkililik ve çekiciliğe karar verilmektedir. Bunlar nedir? Dışarıdan aldığımız eğitimden katılımcılar memnun mu (ki genelde %90’nın altına düşmez) ve testlerde başarılı oldular mı? Eğitim faaliyeti bittiğinde ise dönüp geriye bakamıyoruz biz neden bu yola çıktık, ne oldu, her şey normale mi döndü? Diye sorgulamıyoruz. Mesele burada birçok firmayla çalışmak ya da kısa-uzun süreli çalışma meselesi değildir. Bizim ihtiyaçlarımıza en iyi cevabı veren firmalarla çalışmak esastır.


·        Peki bir eğitim & danışmanlık firmasıyla çalışmaya karar verdiysek, nasıl bir ortaklık kurulmalı, çalışma şeklimiz nasıl olmalıdır?


Ortaya çıkan davranışsal problemleri belirlememiz gerekiyor. Bunları netleştirmeden eğitimci arama telaşına düşmek bizi ciddi anlamda maliyet oluşturur. Öncellikli olarak ne istediğimizi bileceğiz ve nereye varmak istediğimize karar vereceğiz. Bunun için uygun firma taraması yapacağız. Firmaları belirledikten sonra görüşme için taleplerde bulunuruz. Firmalara eğitim sunumlarını da getirmelerini rica etmemiz gerekiyor. Genellikle dış eğitimlerin daha önceden verilmiş ve birçok kez denenmiş olduğu için eğitimleri standart oluyor. Firmanın eğitim amaçlarını amaçlarımızla karşılaştırmamız gerekiyor. Burada bizim ihtiyacımıza en yakınını bulmamız gerekiyor ki daha sonrada eğitim içeriğinde bir şeyler söyleyebilelim. Diğer türlü sazı eğitimcinin eline vermiş oluruz. Eğitim firmasına karar kıldıktan sonra eğitimci ile eğitimi alacak olan katılımcılarımızdan en az 3’ü ile eğitimden önce buluşturmamız gerekiyor. Bunun nedeni firma bizim talep ettiğimiz x eğitimini farklı farklı sektörlerde birçok kez anlatmış olabilir. Aynı içerik birçok yerde başarılı olmuş da olabilir fakat biz de başarılı olacağının garantisi yok, çünkü dinamiklerimiz farklıdır. Böyle bir görüşmenin hem eğitimciye hem katılımcılara hem de şirkete büyük faydası vardır. İlk olarak eğitimcinin yetişkin eğitimin en temel ilkesi  “eğitimin yaşamsal olmasını” sağlar. Katılımcılar içerikle ilgili örnek olaylar, vakalar aktaracaktır. Aslında bu vaka aktarma olayını genelde eğitimin içerisinde bir etkinlik olarak yapıyor fakat dediğimiz gibi sadece bir etkinlik olarak kalıyor. Asıl mesele bunların eğitim içeriğine yedirilmesidir. Katılımcılar açısından ise, neye ihtiyaçları olduğunu bilen en iyi kişiler onlardır ve eğitim içeriğinde geçen amaçlar, konular gerçekten ne kadar ihtiyaçlarını giderecek önceden belirlenmesini sağlar. Firma açısından ise şirketin hedeflerini gerçekleştirmede verimli bir eğitim faaliyeti gerçekleşmiş olur. Eğitim içeriği bu şekilde iyileştirildikten sonra bu toplantıya katılan katılımcılardan eğitim içeriği ile ilgili diğer eğitimi alacak kişileri motive etmeleri istenir.


·        İç kaynak mı yoksa dış kaynak mı kullanmalıyız sorusunun cevabını nasıl bulabiliriz?
İhtiyacımızı en iyi giderecek kaynakları bulmalıyız. Eğer kaynağımız dış eğitmen olacak ise ona yönelmeliyiz burada her zaman olduğu gibi ihtiyaç duyduğumuz davranışsal hedefler.



·        Bununla ilgili bir süreç tasarımınız, öneriniz var mı?


Mustafa Aydın Modeli


Eğitimin hangi gereksinim ile ortaya çıktığı, yani amaçlarımız ,daha sonra bu gereksinimlere göre eğitim firmasının bize sunduğu amaçlar ve şirketin hedefleriyle uyumluluğunu eğitimden önce katılımcı, eğitimi verecek kişi ve eğitim departmanından katılan kişilerle oluşan bir görüşme yapılması. Bu görüşmeye göre eğitimin güncellenmesi ve daha yaşamsal bir eğitim formatına dönüştürme yer alıyor. Daha sonra eğitim gerçekleşiyor. Ölçme ve Değerlendirme süreci ile gereksinimimizi ne kadar karşıladığımıza bakıyoruz. Süreç böylece tamamlanıyor.



Mustafa Aydın Kimdir?

1983 doğumlu olan Mustafa Aydın, Anadolu Üniversitesi Eğitim İletişimi ve Planlaması (İletişim Bölümü) mezunudur. Öğretim tasarımı, e – öğrenme ve eğitim sistemleri tasarımı konularında uzman olan Aydın kariyerine eğitim danışmanlık firmalarında başlamıştır. Satış alanında da tecrübesi olan Aydın, halen çalışmakta olduğu NT Kitap Kırtasiye’de Mağazacılık Okulu’nda Eğitim Sorumlusu olarak kariyerine devam etmektedir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yazılarımla İKY Dergideyim

Bundan sonra her ay düzenli olarak İKY dergide yazılarımla birlikte yer alacağım. BEKAD tarafından hazırlanan " İnsan Kaynakları Yönetimi " dergisi  insan kaynakları, kişisel gelişim ve personel mevzuatı konularında yoğunlaşmış durumda. Eylül sayısındaki ilk yazım eğitimini de verdiğim "Kolonya Etkisi/ Uyanmak İsteyen" olacak. Bir tur kişisel gelişim yazısı diyebilirim. Son derece dolu bir içerikle okuyucusunun huzuruna çıkan dergiye abone olmanızı öneririm. Sevgiler, Salim Dergiye abonelik için lütfen tıklayın.

Yüzyüze Eğitimin Sonu mu Geliyor?

Yüzyüze eğitimin sonunun geldiğine, en azından şimdilik, inananlardan değilim. İnsan, insan olduğu sürece temasa ihtiyacı olacaktır. Ama yine de mevcut gelişmeleri görmezden gelemeyiz. Arkadan gelen dijital yerliler mevcut ezberi hepten unutturacak gibi görünüyor.  Bunlara ek olarak dünyada ve Türkiye’de hızla artan mobil teknoloji alt yapısı, mobil çalışan sayısını da arttırmaya başladı. Çalışanlar artık iş yerlerine gitmeden; kafelerde, evde, parkta, bahçede ve belki de yolculuk esnasında çalışabilmekteler. Ayrıca iş yerleri de maliyetlerini düşürmek için çalışanlarını dışarıya yönlendirmeye başladı. Bir araştırmaya göre 2015’te 1.3 milyar kişinin mobil çalışan olması bekleniyor. Yani insanlar artık tek bir fiziki mekanda bulunmak zorunda kalmayacaklar. Tüm bu gelişmeler ister istemez yüzyüze eğitimin geleceğini bizlere sorgulatıyor. Her ne kadar etkinliği diğer öğrenme metodlarına göre daha güçlü olsa da dünyadaki teknolojik gelişmeler ve artan maliyetler

Eğitimin Usain Bolt’u Olmak İçin Garantili 5 Yol

Malumunuz 2012 Londra Yaz Olimpiyatları görkemli bir kapanışla sona erdi.  İyi çalışan, sabır gösteren, planlı ve programlı olan sporcular, dolayısıyla ülkeler emeklerinin karşılığını aldılar. Tabii bir çok sporcu ve ülke olimpiyatlara damgasını vurmuştur ama bana göre oyunlara asıl damgasını vuran tek  bir sporcu vardı: Usain Bolt. 1986 doğumlu Jamaikalı Sprinter Olimpiyat Stadyumu'nda yapılan atletizm yarışmalarında erkekler 200 metre finalinde, 19.32 saniyelik derecesiyle, dünya rekoru kıramasa da kariyerinde ikinci kez 200 metre olimpiyat altınına uzandı. Ve bunu tarihte yapan ilk atlet oldu. Usain Bolt Peki Bolt’u başarıya götüren etkenlerin iyi bir eğitim vermekle ne ilgisi olabilir? Bana göre Bolt’a bakarak feyzalabileceğimiz bir çok nokta var. Ben başarının tanımlanmasını pek sevmiyorum. Her ne kadar başlıkta garantili beş yoldan bahsetsem de doğru olana gitmenin birden fazla yolu var. İşte bu yazıda da bana göre bir eğitmeni tıpkı Bolt gibi başarıya götüre