Eşim evdeki diğer işleri organize etmeye çalışırken bana, "Salim, Elif'in tırnaklarını keser misin?" diye seslendi.
Aman Allah'ım! Benim en büyük kabusum o minik parmaklara bilmeden zarar verme ihtimalimdi. Tabi haliyle eşime " sen kessen daha iyi olur hayatım" dedim ama nafile. Eşim tırnak konusunda ısrarcı olunca ben de büyük bir tedirginlik içinde görevimi yapmaya çalıştım. Biraz uğraş, çokça stres, ter ve evet. Başarmıştım.
Tuhaf olan şuydu:
Kendimi çok iyi hissediyordum. Sanki kızımla aramızda başka bir görünmez bağ kurulmuştu. Farklı bir tecrübeydi benim için.
Evet! sadece bir tırnak kesme olayından bahsediyorum :)
Neden bugüne kadar Elif'le ilgili diğer konularda eşime daha çok yardımcı olmadım diye de sorguladım kendimi. Aslında yardımcı olmanın dışında kızımızın bakımında sorumluluk alanımı genişletmek onunla aramızda güçlü bir bağ oluşmasını da sağlayacaktı.
Daha önce okuduğum ancak çok da dikkat etmediğim bir rapor aklıma takıldı ve İnternetten raporu bulup yeniden okudum.
AÇEV'in 2017 yılında yayınladığı Babalık Araştırması’na göre, Türkiye’de babaların %91’i çocuk bakımında birincil sorumlunun anne olduğuna inanıyor. %51’i çocuklarını hiç tuvalete götürmediğini, %36’sı çocuğunun altını hiç değiştirmediğini, %35’i ise hiçbir zaman tırnaklarını kesmediğini söylemekten çekinmiyordu.
Halbuki Babalık Araştırması'da da belirtildiği üzere babaların çocuklarıyla geçirdikleri zamanın yoğunluğu ve bu süreç içerisinde kurdukları ilişki, çocukların hem zihinsel ve fiziksel hem de sosyal ve duygusal kapasitesinin gelişimini etkiliyordu.
Bu raporu daha dikkatli okumak bende bir uyanışa sebep oldu. Gerçekten de atladığım çok şey vardı Elif'in bakımında.
Sonuç olarak, çocuklarımızın bakımını sadece rutin bir iş olarak görmememiz gerekiyor. Bu, onlarla aramızdaki bağı güçlendiren ve belki de yetişkinliklerinde daha güçlü bireyler olmalarını sağlayacak küçük ama etkili bir yöntemdir diye düşünüyorum.
Yorumlar
Yorum Gönder