Ana içeriğe atla

Evlilik Kurtaran Kitap




Kitapçının psikoloji kitapları bölümünde yeni neler var diye kendimi kaybetmiştim. Aile ve çocuk kitaplarına bakıyordum. Yanımdaki bir beyefendi de aynı bölümdeki kitaplara bakıyordu. Klasik bir kitapçı enstantanesi.

Sonra bir anda beyefendi bana bir şeyler dedi.

Ben: Affedersiniz anlayamadım.
O: İşe yarayacağını sanmıyorum.
Ben: Kusura bakmayın. Kitaplara dalmışım. Konunun bağlamını anlayamadım
O: Diyorum ki bu kitapları okuyarak aileni kurtaramazsın. Her şey kitaplardaki gibi değil, keşke olsa

Aramızda bir anda gelişen bu muhabbet merakımı iyice beyefendiye yönlendirmeme sebep oldu.

Ben: Ailemle ilgili bir sorunum yok çok şükür.
O: Eee neden buradasınız?
Ben: Psikoloji yüksek lisansı okuyorum. Bu konular ilgimi çekiyor.
O: Öyleyse size şunu söyleyeyim. Ne kitaplar ne de psikologlar çözüm sağlayamıyorlar.

Aramızdaki sohbet bir süre böyle devam etti. Sonrasında kitapçının yanındaki kahvecide bulduk bir anda kendimizi. Eşiyle epey bir süredir araları bozukmuş. Bir uzmandan da yardım almayı denemişler ancak beyefendi sorunların bu şekilde çözülmeyeceğini söyleyerek süreci sonlandırmış. Bu sebeple de eşiyle araları ayrıca bozulmuş.
Kendisini uzunca bir süre dinledim. Özellikle vurguladığı konuların başında eşiyle aralarında olanı çözecek bir kitap, uzman ya da aklın olmadığı yönündeydi. Ciddi anlamda önyargıları vardı.

Sonra bana döndü ve “ne diyorsun?” dedi.
Aslına bakarsanız bu soruyu duyana kadar gayet ümitsizdim. Kendisinin çözümün bir parçası olmayı istediğini pek sanmıyordum ancak “ne diyorsun?” sorusu bana “evet ben çözmek istiyorum. İlişkimi kurtarmak istiyorum her şeyi denedim aslında ama aşamadığım bazı şeyler var. Hatta kitapçıda rastladığım bir adama bile danışabilirim. Yeter ki yardımı olsun. Lütfen” demenin bir başka versiyonuydu.

Cümleye bir uzman olmadığımı ve bir uzmanın yardımının bu süreçte çok önemli olduğunu söyleyerek başladım. Kendimce evliliğe bakışımı sıraladım.

Bak dostum!

Evlilik birbirinden çok farklı iki bireyin bir arada yaşama kültürü ve deneyimi geliştirmesi bana göre. Böyle olunca çatışmalar da kaçınılmaz oluyor. Üstelik iki insanın anlaşması bir yana iki aile bir araya gelmeye çalışıyor. Farklı değerler bulutu da karşılaşınca gök gürültüsü ve şimşek de kaçınılmaz oluyor.

Bana göre burada yapılması gereken öncelikle sabırlı olmak ve eşini dinlemek. Ama gerçekten iliklerinde hisseder gibi dinlemek. Bazen insanlar söylediklerinin, ağızlarından çıkanın çok dışında bir şeyler söylerler. Keşke doğrudan, pürüzsüz bir şekilde iletişim kurabilseydik ancak olmuyor. İşte bu sebepten onu gerçekten dinlemeni tavsiye ediyorum.

Önyargılarını bir kenara bırakır, takıldığın geçmişten en azından bir süreliğine uzaklaşmayı başarırsan ve kalbinle dinlersen bence cevabı bulabilirsin.

Konuşmama devam ettim.

Eşini başladığınız yere götür. Hikâyenin başladığı yere. Ona karşı dürüst olacağını ve yargısızca dinleyeceğini söyle. Ve bunu da gerçekten yap. Bence yeniden başlamak için bu çok güçlü bir adım olacaktır.

Kitaplar konusuna gelirsek, söylediklerinden anladığım kadarıyla çözüm için eşinle bazı kitaplar okumuşsunuz. Ancak uygulama konusunda tereddütler yaşamışsın. Biraz önyargılı bir tutum bence bu.

Uygulamadığın bilginin hiçbir anlamı yok ki. Orada çok basit gibi görünen ancak çözüme büyük katkısı olan bazı kurallar var. Sen yeter ki uygula.

O gün satın aldığım kitabın içini karıştırıp kendisine şu maddeleri kendimce de yorumlayarak okudum.

Dinle: İletişim dinlemekle başlar. Hissederek dinle. Duymak ve dinlemek arasındaki farkı anlamalısın.
Anla: Empati kurmalısın eşinle. Biliyorum çok zor bazen. Ama biraz da olsa onun açısından bakmaya gayret etmek ona değer verdiğini de gösterecektir.
Konuş: Sadece dinlemek yetmez. Konuşmalısın da. Onu anladığını anlamalı evvela. Ayrıca sadece dinlemek “sen anlat anlat. Benim değil senin sorunun var” demenin başka bir türü aslında.
Sabret: İlk tartışmada pire için yorgan yakanlardan olma. Hemen boşanmayı ve ayrılmayı gündeme getirme. Sabret. Sabır evliliğin belki de harcı çünkü.
Değiştirme: Sen ona âşık olduğunda onu öyle olduğu için sevmiş, beğenmiş ve aşık olmuştun. Neden şimdi başka birisi olmasını isteyesin ki? Tabii her insanın törpülenmeye ihtiyacı olduğu yanları vardır. Önce kendini değiştirmeyi dene.

Belki de zamanı gelmişti bilmiyorum ama beyefendiyi etkilenmiş bir şekilde dinlerken buldum kendimi.
Sonra cümlelerimi şu şekilde tamamladım.

Dostum!

Sohbetimizin başında iki bireyin farklı değer ve kültürlerin karşılaşmasını elektrik yüklü bulutlara benzetmiştim hatırlarsan. Bence karşılaşma anlarına değil sonrasına bakmak lazım. Eğer bu iki bulut olması gerektiği şekliyle karşılaşırlarsa yeryüzüne bereket olup yağarlar.
İşte sizin ilişkinizde yaşadığınız bu çatışmaları doğru yönetebilirseniz aynı bulutlardaki gibi ailenize bereket olup yağarsınız bana göre.


Bugün bulut olup bereket yağdırma günü olsun.
İlk adımı sen at dostum.


Çok uzun zaman sonra aynı kitap kafede yeniden karşılaştık kendisiyle. Gayet iyi görünüyordu. O gün yaptığımız sohbetten sonra sorumluluğu almaya karar vermiş. Yeniden çözüm için harekete geçmişler. Hatta bir uzmandan da destek almaya başlamışlar. Geldikleri noktada çok ufak çatışmalar dışında keyifleri çokça yerindeymiş. Mutlu oldum ve bunu kendisine iletip yeni aldığım kitabı kahvemle birlikte okumak için köşe bir masaya yerleştim. Henüz sipariş vermemiştim ki bir baktım garson elinde bir kahve ve bir notla masam geldi.

Notu açtım. “Teşekkürler” yazıyordu.

Kitabımı keyifle okumaya başladım.




............................................................................................

Yazıyı okuduğunuz için teşekkür ederim :)

Yazıyı anlamlı bulduysanız beğenmeyi ve paylaşmayı lütfen unutmayın. Belki de ihtiyacı olan birisine ulaştırmış olursunuz.

Sevgiyle kalın

Önemli Bilgilendirme: Yazılar bilgilendirme ve farkındalık amaçlı olarak hazırlanmıştır. Hiçbir şekilde tanı ve tedavi amaçlı kullanılamaz. Tanı ve tedavi gerektiren durumlar için lütfen hekimlere başvurunuz.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yazılarımla İKY Dergideyim

Bundan sonra her ay düzenli olarak İKY dergide yazılarımla birlikte yer alacağım. BEKAD tarafından hazırlanan " İnsan Kaynakları Yönetimi " dergisi  insan kaynakları, kişisel gelişim ve personel mevzuatı konularında yoğunlaşmış durumda. Eylül sayısındaki ilk yazım eğitimini de verdiğim "Kolonya Etkisi/ Uyanmak İsteyen" olacak. Bir tur kişisel gelişim yazısı diyebilirim. Son derece dolu bir içerikle okuyucusunun huzuruna çıkan dergiye abone olmanızı öneririm. Sevgiler, Salim Dergiye abonelik için lütfen tıklayın.

Yüzyüze Eğitimin Sonu mu Geliyor?

Yüzyüze eğitimin sonunun geldiğine, en azından şimdilik, inananlardan değilim. İnsan, insan olduğu sürece temasa ihtiyacı olacaktır. Ama yine de mevcut gelişmeleri görmezden gelemeyiz. Arkadan gelen dijital yerliler mevcut ezberi hepten unutturacak gibi görünüyor.  Bunlara ek olarak dünyada ve Türkiye’de hızla artan mobil teknoloji alt yapısı, mobil çalışan sayısını da arttırmaya başladı. Çalışanlar artık iş yerlerine gitmeden; kafelerde, evde, parkta, bahçede ve belki de yolculuk esnasında çalışabilmekteler. Ayrıca iş yerleri de maliyetlerini düşürmek için çalışanlarını dışarıya yönlendirmeye başladı. Bir araştırmaya göre 2015’te 1.3 milyar kişinin mobil çalışan olması bekleniyor. Yani insanlar artık tek bir fiziki mekanda bulunmak zorunda kalmayacaklar. Tüm bu gelişmeler ister istemez yüzyüze eğitimin geleceğini bizlere sorgulatıyor. Her ne kadar etkinliği diğer öğrenme metodlarına göre daha güçlü olsa da dünyadaki teknolojik gelişmeler ve artan maliyetler

Değişim

Bu blogta, eğitimle ilgili ve son dönemlerde de koçlukla ilgili yazdığım birkaç yazı dışında farklı konular kaleme almıyorum. Genelde insana dokunan yazılar paylaşmaya çalıştım. Kariyer hayatımda İnsanı, sistem gibi makinenin bir parçası olarak gören işlerden elimden geldiğince kaçındım. Belki de bu sebeple eğitimi diğer İK süreçlerine göre daha çok sevdim. Bir eğitim tasarımı yapmak, içerik hazırlamak, hazırlanan içeriği ister uzaktan ister yakından olsun sunmak, kişide değişime vesile olmak… İşte bu ve daha sayamadığım birçok şey beni eğitimle ilgili birisi yaptı. Hayatımın başka hiçbir kısmında eğitimden aldığım keyfi alamadım. Keza koçluk da böyle bir şey… İnsana dokunuyor. Kişilerin hayatında olumlu dönüşümler ve gelişimler oluşturmanıza vesile oluyor. İşte bu tam da bana göre. Bazen neden diye soruyorum. Neden kişilerin hayatlarında değişime ve gelişime vesile olacak işleri çok seviyorum. Belki de bunun cevabı, tüm hayatım boyunca gelişim ve değişimin en büyük arzuları